8 Nisan 2011 Cuma

DİLDE ‘DEMOKRASİ’ GÖZLER PETROLDE



Hüseyin Habip Taşkın


Savaşsız, işkencesiz bir dünya şuan mümkün değil. Şu an kuralları belirleyen emperyalist ülkelerdir. Eski ABD Başkanı George Bush döneminde ikiz kulelere yapılan saldırı ile Pentagon’un kısmen  saldırıya uğramasından sonra dünyadaki !terörist ülkeler’in isimleri sırasıyla açıklanmıştı. Aynı senaryo ‘arkası yarın’ tarzında devam etmektedir.
Arap ülkelerinde zincirleme başlayan olaylar seyrinde yüzeysel değişikliklerle iktidara gelenler Arap halkının özgürlüğünü sağlayamazlar, çünkü eski sistemin birer devamıdır.
Arap ülkelerinde yoksulluk, işkence, baskı, kısacası sömürü çarkı kaldığı yerden sadece kişilerin değişikliğiyle devam edecektir. Zengin zenginliğine güç katarken, yoksulda yoksulluğuna devam edecektir. Bu yüzeysel değişiklik Arap ülkelerinde sistemin biraz daha nefes almasını sağlayacaktır.
Emperyalistler Arap halklarına demokrasi ve özgürlük getirmeyecektir. Yoksulluk getirirken, kendi hakları olmayan petrollere el koyacaklardır. Hem de dünyanın ve Arap halklarının gözlerinin içine bakarak yalana - dolanla yapacaklar bunu. Ucuz işgücü de yine halklarından olacaktır.
Fransız uçakları Libya topraklarını bombalamaya başladığında Türkiye’deki ve dünyadaki sermayenin basını sermayenin ağzıyla konuşmaya başladı: “sivillere bir şey olmadı!” Bu kadar dalkavukluk olmaz ama bu yazılanlara, çizilenlere şaşırmamak gerekir. ABD, İngiltere, Afganistan, Irak, Pakistan topraklarına uçaklarıyla karanfil atmadılar, tonlarca bomba yağdırdılar. Sayıları belli olmayan masum insanları dünyanın gözlerinin önünde katlettiler.
Libya’ya ilk bombayı Fransa’nın atmasının nedeni apaçık ortada! Afganistan, Irak Pakistan’daki olaylarda baş aktörleri olan ABD ve İngiltere dünya halklarından tepki aldı. Bu tepki küçümsenmeyecek kadar çoktu. Masum insanları öldürmek insanlık onuruyla bağdaşmayan bir olaydır. İlk bombayı danışıklı dövüş olarak bu kez Fransa’ya bilinçlice attırdılar. ABD ve İngiltere perde arkasında masum rolünü üslenseler de hiçbiri masum değildir. Basında “Fransa Libya’yı bombaladığında diğer ülkelerin haberi olmamış” benzeri cümleler yer aldı. Emperyalistler insanlara sanki masal anlatıyor. Oysa yapılan operasyondan hepsinin haberi vardı. Petrol vanalarını ellerinde bulundurmak iştahlarını kabartıyor.
Öyle ilginç ve ikiyüzlülük basına yansıyor ki; Kaddafi’nin Avrupa’daki bankalarında bulunan paralarına el konulmuş!  Peki diğer diktatörlerin paralarına neden el konulmadı? Kaddafi direnmeseydi, Mısır ve Tunus diktatörlerinin paralarına el konulmadığı gibi onunda parasına el konulmazdı. Emperyalistlerin gösterdiği bir ülkede yaşamını sürdürürdü.
Emperyalist ülkeler planlarını aşama aşama uygulamaya sokuyor. Libya lideri Kaddafi yerle bir olsa bile Libya halkı hiçbir zaman özgür olmayacaktır. Özgürlük oradaki ezilenlerin, emekçilerin ellerindedir.
Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın basında yer alan sözlerine bakıldığında söylem ile pratik arasında farklılık olduğunu görmekteyiz: “Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacak!” Bugüne kadar Amerika’nın ve diğerlerinin ikiyüzlülüğü biliniyorken, onlarla ilişkilerini devamlı sıcak tutan AKP ve Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan değil midir? Ortadoğu’da terör estirenlere “ne şiş yansın nede kebap” anlayışıyla yaklaşım olamaz.
Bu insani amaçlı bir operasyon olamaz, çünkü orada petrol var. Libya ucuz petrolü Avrupa ülkelerine de veriyordu. Sorun Kaddafi’nin halkına baskı uygulaması değildi. Daha çok rant sağlamak için petrolün yönetimini ellerine almaktı. Türkiye’de “bu petrolden bize de bir pay düşer” Sevdasına kapılmış gözüküyor…
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Arap liderlerine tavsiyelerde bulunuyor: “Halkının sesine kulak ver. Halkına silah doğrultma.” Peki kendisi bu coğrafyada gerçekten halkına ya da halklarının sesine kulak veriyor mu? Kürt sorununda, ‘açılım’ çerçevesinde özel orduyu hayata geçirmeye çalışmıyor mu? Yeni proje olarak Kürt halkını imamlarla ‘ikna etmek’ ne anlama geliyor? Bu imamlar oraya niçin gidiyor? Halkı kendi gerçek çözüm iradesinden uzaklaştırmak için değil mi?
Yaşadığımız coğrafyada yaşanılanlar Arap halklarının yaşadıklarıyla hemen hemen aynıdır. Farklılıklarımız olsa da, yoksulluk ve zenginlik tartısı ile doğan eşitsizlik yasası yaşamımızda hep vardı. Demokrasi bahane, gözler petrolde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder