25 Şubat 2011 Cuma

İŞTEN ATILMALARIN ADRESİ BELLİ OLMAZ!


Hüseyin Habip Taşkınhabibtaskin@gmail.com

AKP'ye göre her işimiz şahane ve sorunları temelden çözdükleri belli
oluyor. El kapılarında iş bulma ayrı bir dert, çünkü torpil bu dönemde
iş garantisidir. İşten atılmak ise ayrı bir dert, nereye dönerseniz
dönün toplumsal kirlilik hala devam ediyor. Öyle bir noktaya gelindi
ki ağır ağır hiç kimsenin iş garantisi olmayacak konuma doğru bir
gidiş gözüküyor. Hükümet memur kesmini toptan kaldırıp sözleşmeli
memura doğru gidiyor. Bu ne anlama geliyor? Asgari ücretli kölelerin
artması anlamına geliyor. Sendikasız sözleşmeli taşeronlaşmış memurlar
anlamına geliyor.

Basın emekçilerinin sorunları bitmek bilmiyor. Basında da tekelleşme
devam ederken patronlar güçlü hale gelmek için birbirleriyle kıyasıya
mücadele ediyor. Patronların menfaati en ön planda devam ediyor. Kriz
bahanesiyle emekçiler kapı önüne konuluyor. İşte kaç yıllık
çalışmışlığınız ve deney tecrübenizin hiçbir önemi yok, patronlar kriz
var diyorsa, önlerine kimi kattıysalar toptan atmalar devam ediyor.
Basın emekçileri sendikal anlamda bir araya gelemedikleri gibi
bireyler daha da "bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı güdüyor."
İşten atılmalar karşısında dışarıda olan bizler kolektif dayanışmayı
örgütleyemiyoruz. Gücümüz yeterli değildir. Sadece işten atılan
emekçilerin sesi çıkıyor. Sendika da emekçilerin gerçekten haklarını
savunacak durumda değildir, her tarafıyla tahribata uğramış bir
sendika karşımızda var. Sadece basın emekçilerinin sendikası değildir,
hangi sendikayı ele alırsanız alın emekle bir alakası olduğunu
savunmak ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Medya sektöründe yeniden yapılanma adı altında gerçekleştirilen işten
atmalar devam ediyor. Turkuvaz grubunda 60, Habertürk'te ise 59
çalışanın işine son verildi. Hürriyet bölge ekler bölümünde görev
yapan 2 sayfa sekreteri görevlisi de işten çıkartıldı. Ayrıca 20 yıla
yakın süredir Sabah'ta kültür-sanat, edebiyat yazıları yanında birçok
haber ve röportaja imza atmış Şair-Yazar Refik Durbaş'ın da gazete ile
yolları ayrıldı.

Evet, patronları kriz teğet geçti. Teğet eksenine giren basın
emekçileri kapının önüne konuldu. Daha çok kazanç ve az emek işçisiyle
çok iş yapmalarını patronlar istiyor. Yasalar elbette onlardan yanadır
ama basın emekçileri örgütlü gücüne güç katamadığı sürece böyle
atılmalar dönem dönem olacak ya da atılmalar sıklaşacaktır.
ÇGD Genel Başkanı Abakay, "ekonomik sıkıntıda olmayan bu yayın
organları 'zarar ediyoruz' diyemezler. Toplu işçi kıyımının adı,
'yeniden yapılanma' olamaz" açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin iki medya grubunda çeşitli nedenlerle 300'e yakın
çalışanın işine son verildi. 2 bin çalışanı bulunan Turkuvaz grubunda
başta gazeteler olmak üzere atv, bürolar, dergiler, maatbalar ve
reklâmın da içinde olduğu tüm birimlerde yüzde 10 küçülme
gerçekleştirildi. Turkuvaz grubunda 300 kişinin işten atılması
bekleniyor. Gazete Haberturk'te ise Ajans Haberturk, HT Spor, HT
Magazin ve gazetenin yazı işlerinden işten çıkarılanların toplam
sayısı 59'a ulaşırken işten atmaların artması bekleniyor. HT Gazete'de
işten çıkarmalara ilişkin neden belirtilmezken, Turkuvaz Grubu işten
atmalara gerekçe olarak "Uluslararası bir danışmanlık kuruluşuna
yaptırılan yeniden yapılanma" çalışmasını gösterdi.

TGS ve ÇGD Ankara Şubeleri de yaptıkları ortak açıklamayla işten
atmaları kınadılar. Gazetecilerin işten çıkarılmasının kapitalist
politikaların çalışma hayatına dayattığı güvencesiz ve hukuksuz
ortamdan kaynaklandığının belirtildi. "Emekçi düşmanı sosyal
politikaların en vahşi biçimde hissedildiği iş kollarının başında
gelen basın yayın alanında son yıllarda süreklileşen bu yöntem,
ahlaksızlık ve iktidar eliyle palazlandırılmış sermaye sınıfının
pervasız keyfi uygulamalarından başka bir şey değildir" denildi.
Açıklamada, ayrıca Haber-Sen Yönetim Kurulu Üyesi TRT Muhabiri Osman
Köse'nin TRT Çukurova Bölge Müdürlüğüne sürüldüğü de vurgulandı.
Açıklamada, "Bütçesi halk tarafından oluşturulan TRT'nin kamu
yayıncılığı anlayışından uzaklaştırılarak adeta hükümet televizyonu
haline getirilmesinin bir sonucu olan bu sürgün aynı zamanda örgütlü
emek ve demokrasi mücadelesini de hedef almaktadır" görüşü belirtildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de medya sektöründe yaşanan işten
atmalarla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Gazetecilerin işten
çıkarılarak, seçim öncesi medyanın yeniden tasarlandığı" dile
getirildi.
Dikkat ederseniz atılmalar reklâmı bol olan gazetelerle ve televizyon
kanallarında yer alıyor. Bazen kendi reklâmlarını yaparlarken; "güçlü
gazete ve televizyon" diye biliyorlar. Oysa onların anladıkları güç
sermayelerini artırmak, emekçileri kapı dışarı etmek...
Kapitalizm işçi kıyımına doymuyor. Gözdağı vermeye devam ediyor. Oysa
Basın emekçilerinin çalıştıkları her kademede bir alın teri var. Basın
emekçilerinin kafalarında birçok soru dolaşırken, sıranın kime
geleceğini de düşünmeden edemiyorlar.

Çark dönerken basın emekçileri de bedel ödemeye devam ediyor. Daha
fazla işten atılmaların olmaması için kendi içlerinde sınıf bilincini
yaymak zorundalar. Her iş yerinde ürken, korkan işçiler vardır. Bu
işçileri cesaretlendirmek gerekiyor. O'da bazı bedelleri göze almak
gerekiyor. Onun içindir ki, biraz daha fazla cesarete ve fedakârlığa
ihtiyacımız var.
Farklı işkollarında da durum böyledir. Biz emekçiler ortak olan
sorunlarımızdan yola çıkarak kendi aramızdaki birliği yakalamak
zorundayız. O zaman emekçilerin gerçek sendikasını birlikte oluşturmuş
olacağız. Sesimiz daha da gür çıkacaktır.

Kapitalizmin sermayesi varsa, yığınlar olan emekçilerinde balyoz gibi
gücü var. Bu gücü harekete geçirecek olan da emek cephesini oluşturan
sınıf bilinçli insanlarıdır.
 
Newroz Gazetesi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder