11 Şubat 2011 Cuma

İNSANLIĞIMIZ AYAKLAR ALTINDA

Hüseyin Habip Taşkın


Hırant Dink'in katledilişi 4. yılını geçti. Adalet denilen mekanizma
hız alamadı. Devletin karanlık elleri bilinçlice işlenen ırkçılık
cinayetinin aydınlanmaması için her türlü engellemeleri yaptı.
Neredeyse dava zaman aşımına uğrayacak! Ellerinden gelse Hırant'ın
katili ve yardımcıları aklanacak. Bu olayla ilgili devletin içinde yer
alan kişilerde hiç ilişkisi yokmuşçasına aklanacak.
19 Ocak 2007 tarihinde Hrant Dink katledildiğinde, Klap barın
mutfağında bulaşık yıkarken cep telefonuma mesaj gelmişti. İki
saatliğine izin alıp Ermeni asıllı Agos Gazetesinin sahibi ve yazı
işleri müdürü olan Hıran Dink'in ırkçı, kafatasçıların hedefinde
canını vermesini protesto etmek için Konak' da eski Sümerbank önünde
hedeflenen saatte toplandık. Birbirlerini tanıyan, tanımayan kişilerin
çoğalmasıyla attığımız sloganlar ortalığı çınlatıyordu.
Hırant'ın barbarca katledilmesi biz sosyalistleri derinden sarsmıştı.
Hırant'ı herkesle konuşmaya başladık. Türkiye'de yaşayanlar, Hırant'ın
ölmesiyle bu ülkede Ermenilerin yaşadığını öğrendi. Kürtleri, Lazları,
Çerkesleri, Süryanileri ve diğer halkları bu ülkede yaşadıklarının
farkına vardılar. Geçmişte hep azınlıkta gördükleri halkları hep inkâr
etme yoluna gitmediler mi? Asimilasyon propagandalarıyla Türkleştirme
yoluna gitmediler mi? Sonuç ortada bu ülkenin her tarafında yaşayan
halklar vardır. Kabul etseler de, etmeseler de bu böyledir.
Aradan yıllar geçtiği halde asıl perde arkasında olup ta bilinen
şahıslar bile yakalanamadı. Birçoğu sorgulanamadı. Çünkü onlar
devletin kademelerinde belirli üst düzey de olan ve görevlerinin
başındaydı.
19 Ocak 2011 yer Konak YKM'nin önünde toplanan Hırant Dink'in
arkadaşları ve dostları olan bizler sloganlarla, ıslıklarla,
alkışlarla eski Sümerbank önüne geldiğimizde, Hırant'la ilgili yapılan
kısa konuşmalardan sonra, bir tiyatro grubu kısa bir gösteride
bulundu. Bizler Hırant'ı sadece İzmir'de değil, her ilinde, ilçesinde,
köyünde andık.
Hırant Dink davası uzadıkça ortaya birçok konu çıkıyor. Hırant Dink 40
yıldır TC'nin sivil polislerince ve makamlarınca izleniyormuş. Çünkü o
bir Ermeni! Onlar için büyük delil... Demek ki, izlenmeseymiş devleti
Hırant Dink yıkacakmış...
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı Azınlıklar Masası Amiri Yılmaz
Angın neler anlatıyor:
"İstanbul İstihbarat 1970'li yıllardan beri Hrant Dink'i izlemektedir.
31 Eylül 1997'de İstanbul Pasaport Şubesi'ne yazdığı bir yazıda Dink'i
Ermenilik faaliyetinin hedefi olarak gördüğünü ve çalışma konusu
yaptığını açıkça söylüyor..."
1996 yılında İstanbul'da Ermeni cemaatine yönelik bir gazete çıkarmaya
başladığı için emniyet tarafından 'hedef' olarak yakın takibe alınmış.
Kısacası yaptığı her açıklama, yazdığı yazı, attığı adım resmen
izlenmiş...
İstanbul Valiliği'ne çağırılıp bizzat Vali Yardımcısı tarafından
"ayağını denk al" diye gözdağı bile verilmiş. Vali yardımcısı bunu
yaparda emekli Tuğgeneral Veli Küçük de geri kalacak hali olmadığından
Hırant'ı sık sık ölümle tehdit etmiş...
Trabzon'da açıktan açığa bir cinayet tezgâhlanmış. Devletin askeri ve
polisinin durumdan haberdar olması durumu değiştirmemiş. Çünkü 'o bir
Ermeni' anlayışı vardı. Dönemin Jandarma Komutanı Ali Öz cinayet
uyarılarını Türkçülük esasına dayandırarak, adaletin keskin kılıcı
kendisi olarak gördüğünden olanları örtbas etmiş...
Trabzon Emniyeti muhbiri aracılığıyla cinayet planının her aşamasını
rapor etmiş. Her yöne taraflı çalışan muhbir bir yandan tezgâhın
içinde aktif yer almış diğer yandan emniyet ve jandarma ile sürekli
irtibatta kalmış. Böylelikle herkesimin gönlünü almış.
Bir peri masalı gibi Ankara-İstanbul hattında istihbarat raporları ve
uyarılar adresi belli değilmişçesine dolanıp durmuş. Herkesin gözü
önünde devletin 40 yıldır izlediği Hrant Dink Agos gazetesinin önünde
kalleşçe devletin bilinen gizli ellerince vurulmuş... Ama tetikçi ve
yanındaki fügranlar cezaevindeyken, asıl işi örgütleyen abileri
dışarıda turlarını atmaya devam etmiş.
Bu bir insanlık ayıbıdır. Vicdanların sorgulanmasının zamanıdır. Bu
ülkede dört yıldır bilinçlice geciktirilen adaletin adaletsizliği
oynanmaktadır. AKP iktidara geldiğinde, 'işkenceye sıfır telorans'
dedi. İnsan haklarından dem vururken, 'her türlü ayrımcılığa karşı
olduklarını' söylediklerinde Hırant Dink'in cansız bedeni hala yerde
yatıyor.
Bu ülkede ırkçılık bitmiş değildir. Olanlardan, bitenlerden
anlaşılması gereken şudur; Hırant Dink son öldürülen kişi
olmayacaktır. Biz birlikte yaşamak istiyoruz diyenlerin arasından
Hırant gibi arkasından kahpece vurularak öldürülen birçok insan
olacaktır. Havada pis bir koku var. O kokuyu dağıtacak olanlarda her
halkın yoksul emekçileridir.
Zamanı ve geleceğimizi sorgulamanın zamanıdır. Birleşmenin ve birlikte
adımların atılmasının anıdır.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder